Finansal kiralama; kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalardır.
Kiralama işleminde;
- İktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi,
- Kiracıya kira süresi sonunda iktisadî kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması,
- Kiralama süresinin iktisadî kıymetin ekonomik ömrünün % 80'inden daha büyük bir bölümünü kapsaması
- Sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin % 90'ından daha büyük bir değeri oluşturması
hallerinden herhangi birinin varlığı durumunda kiralama işlemi finansal kiralama kabul edilir.
Bir kiralamanın, finansal kiralama olarak değerlendirilebilmesi için muhatabın banka veya finansman şirketi olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Herhangi bir kişi ya da kurumdan yapılan kiralama, şartların sağlanması halinde finansal kiralama olarak değerlendirilebilir.
Maliye; süresi biten kira sözleşmeleri yerine, yeni kira sözleşmesi yapıldığı durumlarda, finansal kiralama açısından, hem süresi biten eski kira sözleşmesindeki, hem de yeni kira sözleşmesindeki süre ve tutarları topluca dikkate almaktadır. Bu nedenle; kiralama süresinin iktisadî kıymetin ekonomik ömrünün % 80'inden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin % 90'ından daha büyük bir değeri oluşturmasına yönelik şartların tespitinde yeni ve eski her iki sözleşme de maliye tarafından dikkate alınmaktadır.
Belirtilen şartlara sahip kiralamalar, finansal kiralama olarak kabul edilmelidir. Bu çerçevede; kiralayan açısından, iktisadi kıymetin net aktif bilanço değerinden, kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu oluşan tutar amortismana konu edilebilir. Bu değerler genelde birbirine eşit olduğu için çoğunlukla amortisman ayrılmaz. Bu nedenle yukarıda belirtilen şartları taşımasına rağmen hata ile faaliyet kiralaması şeklinde işlem yapılan kiralamalarda, iktisadi kıymetin kayıtlı değeri üzerinden ayrılan amortismanın tamamının reddedilmesi gündeme gelebilir.
Dövizli finansal kiralamaların kiralayan açısından diğer bir etkisi ise; dövizli finansal alacakların değerlemesinden kaynaklanan kur farkı gelirlerinin kurumlar vergisi matrahına dâhil edilmemiş olmasıdır. Bu hususta vergisel risk olarak ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda belirtilen şartlara sahip kiralamalara, hata ile faaliyet kiralaması olarak işlem yapan kiracılara etkisi ise şu şekilde olacaktır. Kira giderinin; finansman giderine isabet eden kısmı kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilir. Ancak, kalan kısmının kazancın tespitinde indirim konusu yapılması kabul edilmeyebilir. 260 hesaba kaydedilip amortismana konu edilmesi gereken tutara isabet eden kısım ise; bu hesaba kaydedilmemesi ve dolayısıyla amortismana konu edilmemesi nedeniyle, amortisman hakkının kaybedilmesine, hatta satışta maliyet gösterilememesine yol açabilir. Bu doğrultuda; finansman gideri dışında kalan kira giderinin kazançtan indirimi mümkün olmayabilir.
Dövizli finansal kiralamaların kiracı açısından etkisi ise; dövizli finansal borçların değerlemesinden kaynaklanan kur farkı giderlerinin, ilk yıl için aktifteki haklar hesabına dâhil edilememiş ve amortismana konu edilememiş olması, sonraki yıllar için kurumlar vergisi matrahından indirilememiş olmasıdır. Bu hususta vergisel avantajın kullanılamaması olarak karşımıza çıkmaktadır.